Aylardır televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada koca koca uzmanlar EYT konusunda o kadar saçma sapan açıklamalar yapıyorlar ki…
Sorunu o kadar büyütüp, karmaşık hale getiriyorlar ki!
Halbuki sorun belli.
Çözüm ise bu sorunlu maddeleri, eski sorunsuz haline getirmek.
Bu kadar basit.
Bu kadar basitliğe rağmen bu çetrefilli açıklamaları yapmanın, olayı adeta labirentin içine sokmanın nedenini anlamak mümkün değil.
Üstelik bunu yapanların ünvanları da “sosyal güvenlik uzmanı”…
Hayret ki, ne hayret!
Öncelikle sorunun ne olduğunu tespit edelim.
Sorun 8 Eylül 1999 tarihi ve bu tarihten önce sigortalı olan kişilerin emeklilik haklarında çalışan aleyhine sonradan yapılan değişiklikler.
Yani yasa değişikliğinden önce;
1- Kadın sigortalılar 20 yıl, erkek sigortalılar 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeme şartlarıyla,
2-15 yıl sigortalılık süresi, 3600 gün prim ödeme şartını sağlayan kadınlar 50, erkekler ise 55 yaşını doldurma şartlarıyla,
3-5000 gün prim ödeme gün sayısını tamamlayan kadın sigortalılar 50, erkek sigortalılar ise 55 yaşını doldurma şartlarıyla.
Yasa değişikliğinden sonra ise;
Kadın sigortalılar 20 yıl, erkek sigortalılar 25 yıl sigortalılık süresi aynı kaldı ancak sigorta prim gün sayısı kademeli olarak 5000 gün ile 5975 arasında değiştirildi. Ayrıca işe giriş tarihine göre de kademeli olarak yaş sınırı getirildi.
8 Eylül 1999’dan sonra işe giren çalışanların durumunda da değişiklikler yapıldı ancak bu durum eyt lileri kapsamadığı için yazımız konusuna girmemektedir.
Değişiklikten sonraki emeklilik durumunu aşağıdaki tablolarda Kadın-Erkek olarak ayrı ayrı görebiliriz.
Özetlersek, 8 Eylül 1999 tarihi ve öncesinde işe başlayanların bu tarihte sahip oldukları hakların, hukuki bir düzenlemeyle ellerinden alınması söz konusu.
Aradan geçen yaklaşık 23 yıldan sonra bu kişilerin emeklilik hakları doğmaya başlayınca sorun geldi bu iktidarın kapısına dayandı.
Bizlere üniversitede, hukuk derslerinde öğretilen temel bir kural vardı.
“Kanunlar geriye işletilemez.”
EYT konusunda maalesef bu temel hukuk prensibi “bir kereliğine” çiğnenmiş oldu.
Çözüm yolu ne?
9 Eylül 1999 yılından itibaren geçerli olmak üzere çıkartılan yasada, bu tarihten önce ssk (bugün sgk diye geçiyor) girişi bulunan kişilerin sahip olduğu emeklilik hakları birebir, en küçük bir eklenti ve değişiklik yapmadan uygulanmalı ve bu hak sahipleri emekli edilmeli.
Televizyonlarda veya sosyal medyadaki birçok sözde uzmanın aşağıdaki sözleri kaale bile alınmamalı.
Mesela;
-9.000 gün prim ödeme şartı getirilecek,
-Yaş sınırı erkeklerde 50, kadınlarda 55 olarak belirlenecek,
-Maaşlardan belli oranlarda kesinti yapılacak,
-Stajyerlerin staj dönemi sigortası sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilecek,
-Eksik primi olanların primlerinin tamamlanmasına imkan verilecek,
gibi saçma sapan söylemler bence kayda değer açıklamalar değildir.
Bu gibi durumlar, yani eyt öncesi mevzuat birebir uygulanmazsa yepyeni bir eyt mağdurları kitlesi ortaya çıkacaktır.
Bir sorunu çözmeye çalışırken başka bir soruna neden olmak hiç bir yöneticinin, hatta ve hatta bir siyaset kurumunun yapabileceği ölçekte küçük bir hata değildir.
Dolayısıyla Aralık ayında meclisten onaylanıp, en geç Şubat 2023 tarihinde hesaplara yatacak olan eyt emekli maaşı için şartlar belirttiğimiz şekilde olacaktır.
EYT emeklilik şartları;
1- Kadın sigortalılar 20 yıl, erkek sigortalılar 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödeme,
2-15 yıl sigortalılık süresi, 3600 gün prim ödeme şartını sağlayan kadınlar 50, erkekler ise 55 yaşını doldurma,
3-5000 gün prim ödeme gün sayısını tamamlayan kadın sigortalılar 50, erkek sigortalılar ise 55 yaşını doldurma.
Bu kanunda yapılabilecek en büyük hatalardan birisi de başvuru için süre sınırlaması getirmesi olacaktır.
Çünkü dört milyon eyt mağdurunun içerisinde mutlaka yasanın çıktığı tarihte değil de belki birkaç yıl sonra, belki de normal emeklilik zamanında emekli olmak isteyenler olacaktır.
Bu tür bir zorunluluk çok daha fazla kişinin emekli olmasına neden olacaktır.
Bunun en önemli nedeni emekli olması durumunda işverenler tarafından iş akdinin feshedilebileceği korkusudur.
Dolayısıyla böyle bir sınırlama getirilmesi aslında devlete daha fazla bir yük getirecektir.
Diğer taraftan eyt çıkacak mı diye soranlara cevabım;
Şimdiden hayırlı olsun…
Mustafa Özbay
Ekonomist-CFO-Yazar
www.mustafaozbay.com.tr